Nöropatik ağrı, beyin, omurilik ve periferik sinirler dahil olmak üzere duyu sistemindeki bir lezyon veya hastalıktan kaynaklanır ve genel popülasyonun %7-10'unu etkiler. Nöropatik ağrının birçok nedeni tanımlanmıştır ve yaşlanan küresel nüfus, artan diyabet (şeker hastalığı) ve kemoterapiden sonra kanserden sağ kalımın iyileşmesi nedeniyle oranı giderek artmaktadır.
Kronik nöropatik ağrı kadınlarda (erkeklerde %8'e karşı %5.7) ve 50 yaşın üzerindeki hastalarda (49 yaşından küçüklerde %8.9'a karşı %5.6) daha sık görülür ve en sık olarak bel ve bacakları etkiler. Lomber ve servikal ağrılı fıtıklar kronik nöropatik ağrının en sık nedenlerindendir.
Hastalar tipik olarak yanma ve elektrik benzeri duyumlar ve ağrısız uyarılardan (hafif dokunma gibi) kaynaklanan ağrı gibi belirgin bir dizi semptom yaşarlar; sonrasında semptomlar devam eder ve kronikleşme eğilimi gösterir ve ağrı kesici ilaçlara daha az yanıt verir. Nöropatik ağrılı hastalarda uyku bozuklukları, anksiyete ve depresyon sık ve şiddetlidir ve kronik nöropatik ağrılı hastalarda yaşam kalitesi, nöropatik olmayan ağrılara göre daha fazla bozulur.
Nöropatik ağrı semptomları değişkenlik gösterebilmekle beraber, sıklıkla:
Duyusal sinir sistemi lezyonları veya hastalıkları, duyu sinyallerinin omuriliğe ve beyne değişmiş ve düzensiz iletimine yol açabilir; nöropatik ağrı ile ilişkili yaygın durumlar arasında postherpetik nevralji, trigeminal nevralji, ağrılı bel/boyun fıtıkları, diyabetik nöropati, HIV enfeksiyonu, cüzzam, ampütasyon, periferik sinir hasarı ağrısı, multiple skleroz ve felç (felç sonrası ağrı şeklinde) bulunur.
Nöropatik ağrının tedavisi genellikle semptomların tedavisine odaklanır çünkü ağrının nedeni nadiren tedavi edilebilir; ayrıca şeker hastalığı gibi etiyolojik durumların yönetimi tipik olarak nöropatik ağrıyı gidermek için yetersizdir. Nöropatik ağrısı olan hastalar genellikle ağrı kesicilere yanıt vermez. Nöropatik ağrılı bir hastanın tedavisine yönelik geleneksel yaklaşım, nöropatik ağrıya yönelik ilaç tedavilerine başlamak, bazı seçilmiş ve ilaç tedavisine yanıt vemeyen vakalarda sinir blokları gibi girişimsel stratejiler kullanmaktır.